DAÜ’nün Önündeki Esas Tehlike: Popülizm

Ülkemizin en temel sorunu hiçbir yere varmayan “duruş sergileme” geleneğidir. Bu işin içeriği değil, şekline yönelik sonuçsuz uğraşın yansımasıdır. Ülkemizde temel, zorunlu ve ücretsiz eğitim tümden özele kaymıştır. Devlet okullarında ise çoğunluk vatandaş olmayan çocuklardan oluşmaktadır. Yani ülkenin vatandaşları hem eğitim için vergi vermekte, hem de özel okul harcı ödemektedirler. Aynı durum devlet sağlık hizmetlerinde de vardır. Kamu hizmetlerinin kalitesi gerilemekteyken sosyal sigortalar ödenemez açığa batmıştır. Bunun tek suçlusu ülkeyi yönetenler değildir. Kamu denetiminin, yani sivil toplum örgütlerinin, yani sendikaların sessiz olduğu veya sadece çalışanların gelirlerini düşündüğü yerlerde sonuç böyle olur. Kurumlar aşırı istihdam yaparken, özlük haklarını bütçeye ve ekonomik akla uygun olmayan bir şekilde geliştirirken sendikacıların sadece maaş ve ücretleri düşünmesi kurumları batırır. Peki dışarıdan bakıldığında görünen nedir: Dimdik sendikal duruş. Eğer eğitimde, sağlıkta gerilemek varsa bu alanlardaki sendikalar nasıl başarılı olur?

 

DAÜ-SEN bir okuldur. Bu okula giren herkese söylenen ilk şey şudur: “DAÜ yoksa DAÜ-SEN de yoktur.” Sendikamız tüm taleplerinde, tüm adımlarında bunu aklında tutarak davranış sergiler. DAÜ-SEN bugün çalışanlarına %30 artış istese üyeleriyle mücadele ederek bunu elde edebilir. DAÜ-SEN emeği sömürülen tüm yarı zamanlı akademik personeli tam zamanlı yapmayı talep edebilir ve belki bunu da başarabilir. Ancak bunun üniversitenin geleceğine ciddi darbe vuracağı açıktır. DAÜ-SEN ise kurumu tehlikeye atacak hiçbir talepte bulunmama geleneğine sahiptir. Ama bundan daha da önemlisi DAÜ-SEN alkış almak amacıyla hayata geçemeyecek talepleri dillendirmeye tenezzül dahi etmez. Bizim için “sahte duruş” değil işin özü, kurumun ve çalışanların geleceği önemlidir. Hamasete, popülizme, böbürlenmeye uzak bir sendikal geleneğin savunucusuyuz. Muhatap olduğumuz Üniversite yöneticilerinden de bunu talep etmekteyiz.

 

DAÜ’de işçi ve memurun 30 işgünü izni bulunmaktadır. Bunu kazanan DAÜ-SEN’dir. Sendikamız DAÜ tarihinin en uzun grevini gerçekleştirerek üyelerine bu hakkı kazanmış, DAÜ Yönetimi ise zümreler arası dengeyi korumak için bu hakkı işçi ve memurlara da, bizim onayımızla vermiştir. Ücretsiz yüksek lisans ve doktora hakkından çalışanların ailelerinin sağlık merkezinden ücretsiz yararlanmasına kadar çok ciddi kazanımlar sendikamıza aittir ancak tüm çalışanlar bundan yararlanmaktadır. Her kazandığımız hakkın memur ve işçilere verilmesine destek olduk.

 

Bizler için adaletin korunması her şeyden önemlidir. Zümreler arasında, akademik personel arasında, işçi ile memur arasında adalet iş yerinde huzuru koruyan önemli bir unsurdur.

 

Son dönemde ise üniversite yönetiminden sadece popülizm ve memur-işçi ile akademik personel arasında çok ciddi ayrımcılık görmekteyiz. Göç Yasası mağduru memurlar normal kadrolara geçirilirken akademik personel bunun dışında bırakılmıştır. Yüzlerce taşeron çalışanı Döner Sermaye kadrolarına aktarılırken yarı zamanlı akademik personele hayat pahalılığı artışı dahi yapılmakta direnilmiştir. Bu örnekleri artırmak mümkündür. Peki nedir bunun nedeni? Bunun nedeni olası bir rektörlük seçiminde işçi-memur-akademik personel, tüm çalışanların eşit oya sahip olmasıyla seçimi kazanmaktır. Devletteki aşırı istihdam, bazı kurumlarda aşırı istihdamın, özelle kamu çalışanları arasındaki korkunç uçurumun nedeni işte bu popülist yaklaşımlardır.

 

Yakın bir süre önce DAÜ BİR-SEN tarafından üniversite çalışanlarına gönderilen yazıda DAÜ Beach Club’a ücretsiz giriş kartlarının sendika tarafından sağlanacağından bahsedilmiştir. Sözümüz üyeleri için bu hakkı elde eden ve hayata geçiren DAÜ BİR-SEN’e değildir. Aslında mesele Beach Club da değildir. Mesele Rektörlüğün ayrımcı ve popülist tavrının devam etmesidir.

 

Bu bağlamda sormak istiyoruz:

  1. Rektörlüğün aklına zümreler arası adaleti sağlama hiç geldi mi?
  2. Aynı hakkın akademik personele de sunulması hiç düşünüldü mü?

 

Bunu rektörlüğün ruh halini, davranışlarını ortaya koymak üzere soruyoruz. Bu sorulara olumsuz cevap alacağımızı da çok iyi biliyoruz.

 

Peki biz üyelerimiz için Beach Club’a ücretsiz girişi istiyor muyuz? HAYIR! DAÜ-SEN üyelerine bu hakkı talep etmemektedir. Milyonlarca TL açığı olan, kötü yönetilen, para kazanması için kurulup zarar eden Turizm Döner Sermaye kuruluşlarına bir darbe de biz vurmak istemeyiz. Üyelerimizin buraya girişte indirim hakkı vardır. Bu bizler için yeterlidir. Örneğin üyelerimizin çocuklarına DAÜ’de okurken personel indirimini savunuyoruz ama ücretsiz eğitimi savunmuyoruz. Eğer DAÜ yoksa üyemiz de, hakkımız da, sendikamız da olmaz. Eğer üyemizin Deniz Tesisleri’ne ücretsiz girmesini istersek sendikamız bunun bedelini DAÜ’ye anında öder ve kurumu tehlikeye atmaz.

 

Rektörlüğün tüm bu hususları yeniden düşünmesini umuyoruz.

 

DAÜ-SEN