Üyelerimiz ve arkadaşlarımızın evlatlarının, meslektaşlarımızın ve vatandaşlarımızın öldürüldüğü İSİAS Oteli’nin sahiplerinin yargılamasında önemli bir aşamaya giriliyor. Davada iki üniversitenin ortak bilirkişi raporu görüşülecek. Daha önceki raporun ciddi şüpheler uyandırması üzerine yeni bilirkişi raporunun objektif olmasını umuyoruz.
Ancak bu davada hepimiz birer bilenkişiyiz. Paranın dediğinin değil bilimin dediğinin yapıldığı her yerde, Adıyaman’dan Gölcük’e, Tokyo’dan Adana’ya her yerde insanların depremden sağ kurtulduğunu biliyoruz. Konutlarda ve kamu binalarında, otellerde ve okullarda depreme dayanıklı malzeme ve doğru deprem teknolojisiyle inşa edilen binaların öldürmediğini biliyoruz. Adıyaman’da yaşanan depremden çok daha şiddetli depremlerin tek bir ölüm olmadan atlatıldığını biliyoruz. Adıyaman’dan Kıbrıs’a depremin yüksek bir olasılık olduğunu, depreme dayanıklı bina inşa edilmesi gerektiğini biliyoruz. Hiçbir bilirkişi raporu olmadan, sadece haberleri okuyarak bunları biliyoruz.
Bir şehirde, yani Adıyaman’da bir bina depremden sadece minör hasarla kurtulurken ve bir bina sadece birkaç saniyede yıkılırken bizi hangi bilirkişi raporu ortada bir anomali olmadığına ikna edebilir? Bu nedenle biz doğrusunu biliyoruz. Biliyoruz çünkü gördük ve yaşadık.
Umudumuz bizim, yetkililerin, dünyanın bildiğinin yargı tarafından da tespit edilmesidir. Umudumuz mahkemenin hür iradesiyle kamunun vicdanını rahatsız etmeyecek, tam tersi rahatlatacak kararı vermesidir. Mahkemenin ve hepimizin ölenlere karşı borcu var. Ölen çocuklar, öğretmenler, veliler, rehberler artık kendilerini savunamazlar, bir şey diyemezler. Onların adına bizim adaleti savunma ve söz söylememiz borcumuzdur.
Dediğimiz ise açıktır: Deprem değil insan öldürür. Öldüren cezasını çekmelidir.
DAÜ-SEN