Sayın Milletvekilleri ve Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi Üyeleri,
Geçen Pazartesi günü Eğitim Bakanlığı bütçesi Komitenizde görüşüldü. Bu kapsamda görüşülen Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) bütçesi ile ilgili oylama 28 Kasım Perşembe gününe ertelendi. Bu çerçevede DAÜ-SEN olarak DAÜ’de yaşanan mali gelişmelerle ilgili yazılı bir değerlendirme yapma ihtiyacı duyduk.
Sayın Milletvekilleri,
DAÜ’deki son bütçe açığının başlangıç noktası 2019 yılına uzanmaktadır. DAÜ uzun yıllar sonra ilk kez 2019 yılında yeniden bütçe açığı yaşamıştır. Geçmiş birikimleriyle, DAÜ giderlerini karşılamada sorun yaşamadan ancak her yıl bütçe açığını büyüten bir süreç yaşamıştır. Sendikamızın tüm uyarılarına rağmen maalesef gerek hükümetler gerekse DAÜ yönetimleri giderek büyüyen bu sorunu sadece seyretmişlerdir. 2024 yılına ulaşıldığında DAÜ tarihinin en büyük mali kriziyle yüz yüzeydi. Bu mali krizin 2 temel nedeni bulunduğunu sendika olarak yıllarca vurguladık. Yine tekrarlamakta fayda görmekteyiz:
1) DAÜ’deki tüm yönetim kademelerindeki yönetimsel sorunlar
2) Ülkedeki yükseköğretim alanının tamamen nitelikten uzaklaşan başı boş bir alana dönüşmesi.
Bize göre sorunun çözümü bu iki konuda atılacak adımlarla mümkün olacaktı ve olacaktır. Bu çerçevede sendikamız ortak sorumluluk diyerek 4 Nisan 2024 tarihinde Hükümet, DAÜ yönetimi ve DAÜ’de örgütlü olan 3 sendikanın olduğu bir protokole imza koymuştur. Sendikamız bu imzasına bağlıdır ve bağlı kalacaktır. Beklentimiz Hükümetin ve DAÜ yönetiminin de bu protokol çerçevesinde adımları zamanında ve eksiksiz atmasıdır.
Sayın Milletvekilleri,
Protokol imzalanır imzalanmaz çalışanların maaşlarından ortalama %20 kesinti yürürlüğe girmiştir. Bununla beraber yeni istihdam yapmama politikası 4 yıllık periyodun sonunda, 2027’de, başlangıç noktasına göre personel giderlerini başlangıçtaki maaş kesintisiyle birlikte %45 oranında azaltabilecektir. Protokolde yer alan tüm diğer tasarruf tedbirleri de hayat bulduğunda 2027’de, başlangıç noktasına göre personel giderleri %50-55 oranında azaltılabilecektir. Bu çerçevede, çalışan üzerine düşeni protokole uygun olarak yapmış olacak, hem maaşından hem de daha çok çalışarak giderlerin azaltılmasına katkı koyacaktır. Geriye kalan kısımda hükümetin 2027’ye kadar, yani program süresince DAÜ’yü yüzdürecek mali desteğine ihtiyaç olacaktır. Protokol gereği 2027’de DAÜ nün hedefe ulaşabilmesi için çalışan desteğinin yanında hükümetin mali desteği de hayatidir. Komitenizin ve meclisin alacağı kararı bu çerçevede değerlendirmesi önemlidir. Bu süreçte, hem DAÜ yönetimi hem de hükümet aksamaları ve eksiklikleri giderecek ciddi bir yönetim anlayışı sergilemelidir. Yükseköğretimde nitelik ve kamusal yükseköğretimin amaçlara yönelik faaliyet göstermesi kaçınılmaz olarak iyi yönetimden geçmektedir. Ülkemizin alışıla gelmiş alışkanlıklarını gerek hükümette gerekse DAÜ yönetiminde sürdürerek farklı sonuçlar elde etmemiz imkansızdır. Biliyoruz; zihniyet değişimi zordur, ancak toplumumuzun aydınlık geleceği için bunu başarmak zorundayız. Aksini yapmak tüm toplum için karanlıktır.
Üzülerek görmekteyiz ki eğitim bakanlığının ve hükümetin bir yüksek öğretim stratejisi ve politikası henüz oluşmamıştır. Yüksek öğretimde nasıl bir model benimsendiği belirsizdir. Türkiye’yi mi ,Avrupa’yı mı, Amerika’yı mı, Afrika’yı mı örnek alıyoruz belli değildir. Bu çerçevede sizlerle bazı rakamlar paylaşmak istiyoruz . Türkiye Cumhuriyeti’nin 2025 yılı bütçesinde eğitimin payı %14.84’tür. Yükseköğretimde devlet üniversitelerinin aldığı pay ise eğitim bütçesinin %22.5’i ile 488 milyardır. KKTC’de ise eğitimin toplam bütçe içerisinde aldığı pay %12.10’dur. Bu çerçevede oransal olarak baktığımızda benzer bir politikayla KKTC’de devlet üniversitelerine aktarılacak kaynak yaklaşık 4 milyar olabilmeliydi. Tabii ki öyle bir kaynağın devletin temel ihtiyaçlarına yönelik ve bütünlüklü bir stratejiyle aktarılması, araştırmaların ve başarılı öğrenciler ile bilim insanlarının desteklenmesi gerekecekti. Benzer şekilde yüksek öğretimde lider olan bazı Avrupa Ülkelerine ve Amerika Birleşik Devletleri’ne baktığımızda devlet üniversitelerinin bütçelerinin %50’sinin devlet katkısından, %20-30’nun araştırma fonlarından, %20-30nun ise öğrenci gelirlerinden oluştuğu görülmektedir.
Sayın Milletvekilleri,
Nitelikli eğitim ve araştırma için ve hatta tüm yükseköğretim alanının nitelikli çalışabilmesi için başarılı, güçlü, lider devlet üniversiteleri kaçınılmaz olarak gereklidir. Geriye kalan konu hükümetin ve meclisin KKTC’de yüksek öğretimin geleceğini nerede görmek istediğiyle ilgilidir. Bugün burada konuşulan 600 milyon mu 1.2 milyar mı devlet katkısı olması gerektiğini böylesine bütünlüklü bir pencereden değerlendirerek karara bağlamak önemlidir. Bize göre herkes protokole uygun hareket etmeli ve amaca birlikte ulaşmalıyız. Bunun için ise hem DAÜ yönetimi hem de hükümet üzerine düşeni eksiksiz yapmalıdır ve eksikliklerini en erken zamanda gidermelidir. DAÜ güçlü ve nitelikte lider bir devlet üniversitesi olarak yaşatılmalı, hükümet yükseköğretimde niteliğe dayalı bir vizyonla stratejilerini, politikalarını net bir şekilde ortaya konulmalıdır. Herkes işini ciddiyetle yapmalı meclis ve siz değerli milletvekilleri ise bunun teminatı olabilmelisiniz.
Saygılarımızla,
DAÜ-SEN