Kaza Değil Cinayet
Bazı eylemcilerin kefen ve baret giydiği eylemde, “Kaza Değil Cinayet” yazılı pankart açıldı.
Eylemde ilk sözü alan Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-Sen) başkanı Arslan Bıçaklı; son dönemlerde ülkemizde yaşanan iş kazalarının, iş cinayetlerine dönüştüğünü söyledi. Çalışma Bakanlığı’nın iş güvenliği ve iş sağlığı konusunda denetim yapmadığını belirten Bıçaklı; “Sn. Bakan açıklama yapıyor ve “Ben eğer çalışma hayatıyla ilgili iş yerlerini denetleyecek olursam hepsini kapatmam lazımdır” diyor.” diyerek; Çalışma Bakanı’nın aslında ülkedeki hiçbir işyerinin yasalara uygun çalışmadığını söylemek istediğini belirtti.
Bıçaklı; “Buradan çağrı yapıyorum; teftiş yapmak da sizin görevinizdir, kontrol yapmak da sizin görevinizdir, sermayeye yağ çekmekten vazgeçin artık. Ülkede sendikalaşmanın önünü açacak yasaları gündeme getirin.” dedi.
Eylemde basın bildirisini okuyan Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (DEV-İŞ) Genel Sekreteri Koral Aşam, hiçbir şeyin insan hayatından daha değerli olmadığını, sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu kaydetti.
Aşam, ülkede son 7 yılda toplam 51 emekçinin “iş cinayetine kurban edildiğini” belirtti.
Basın bildirisi şöyle:
“Bugün bizler, sendikal platform, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler olarak, İş Cinayetlerine Artık Yeter demek ve iş cinayetlerinde ölümlere dikkat çekmek için, kefenlerimizi giyerek buradayız.
İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği kurallarının eksiksiz uygulanmasını sağlamak için, baretlerimizi takarak buradayız.
Hiç bir şeyin insan hayatından daha değerli olmadığını vurgulamak, sağlıklı ve güvenli ortamda çalışma hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu anlatmak için buradayız.
Ülkemizde son 7 yıl içerisinde toplam 51 emekçi, faili belli iş cinayetine kurban edilmiştir. 2011 yılından itibaren, bu cinayetlere kurban edilen işçi sayıları 2011 yılında 6 kişi, 2012 yılında 4 kişi, 2013 yılında 7 kişi, 2014 yılında 6 kişi, 2015 yılında 13 kişi, 2016 yılında 8 kişi ve içinde bulunduğumuz 2017 yılında ise şu ana kadar ne yazık ki 7 kişidir.
Özellikle bu yıl hayatını kaybeden 7 emekçinin, 5’inin daha iyi bir yaşam umuduyla üçüncü ülkelerden ülkemize gelen emekçiler olması da çalışma yaşamındaki demografik dönüşümün bariz bir göstergesidir.
Uluslararası Çalışma Örgütünün raporlarına göre, iş cinayetleri ile meslek hastalıklarının gerekli tedbirlerin alınması halinde, iş cinayetlerinde %98, meslek hastalıklarında ise %100 önlenebilir olduğunu açıkça vurgulanmaktadır.
Fakat Kıbrıs’ın kuzeyinde, her yıl ortalama olarak 200 işçimiz yaralanmakta, 7.3 işçimiz hayatını kaybetmektedir. Peki neden?
Nedenleri çok açık:
Bu cinayetler mevcut rejimin kaçınılmaz sonucudur, kapitalizmin doğasında var olan sömürü, liberalizmin temel kuralı olan ne pahasına olursa olsun kar Marjı’nın Maksimizasyonudur!
Patronların doymak bilmez kar hırsı nedeniyle, işçi ve emekçilerin hayatlarının önemsenmemesidir!
İş sağlığı ve işçi güvenliğine dair önlemlerin alınmaması hatta yok sayılmasıdır!
Başta Çalışma Bakanlığı olmak üzere, yönettiğini iddia edenlerin, yasalar ve mevzuat hükümleri açık ve ortada olmasına rağmen, denetim görevlerini yerine getirmeyerek, sistem bekçiliğine soyunmasıdır!
Özel sektörde sendikalaşmanın devlet – sermaye işbirliği ile engellenmesidir!
Oluşturulan tahterevalli düzeninde, Neo-Liberal politikaların dayattığı sendikasız, güvencesiz, kuralsız ve uzun çalışma süreleri, iş cinayetlerinin asıl ve temel nedenleridir. İşte bu nedenlerden ötürüdür ki, ekmek parası uğruna yitirilen hayatlar için, faili belli, taammüden adam öldürme ve işçi cinayeti diyoruz.
Bizler, emeğe, emekçiye ve en önemlisi insana ve insanlık onuruna inanan, Sendikalar ve sivil Toplum örgütleri olarak, süre gelen sömürünün ve iş cinayetlerinin önlenmesinin, özel sektör çalışanlarının sendikal örgütlülüğünün önündeki engellerin kaldırılması olduğuna inanıyoruz. Bunun yolunun da, işverenlere teşvik vermekle değil, sektörel toplu iş sözleşmelerinin imzalanacağı yapısal bir düzenleme ile olabileceğine inanıyoruz. Aksi durum sendikaların ve emekçilerin en demokratik hakları olan sendikalaşma hakkının sulandırılmasıdır.
Çünkü sendika yoksa ölüm var, cinayet var, sendika yoksa sakat kalmak var, sendika yoksa kuralsızlık, güvencesizlik ve sömürü var, çünkü sendika yoksa kölelik şartlarında çalışma var.
Yaşanan iş cinayetleri karşısında, söylenecek söz, kurulacak cümle artık kalmadı. Vicdanı olan herkesin bu gerçekleri görmesi, iş cinayetlerine artık yeter demesi gerekiyor.
Bizler artık yeter demedikçe, öfkemizi görünür kılmadıkça, kimse kendiliğinden harekete geçmiyor.
Emekçilerin daha fazla iş cinayetlerine kurban edilmemesi, daha fazla sakat kalmaması, emekçi ailelerinin gözyaşı akıtmaması için, toplumun en geniş kesimini oluşturan işçi ve emekçileri, oluşturulan bu tahterevalli düzeninde taraf olan sermaye yanlısı hükümetlere karşı, kendi sınıfının yanında yer almaya, örgütlü mücadeleye, emeğe, emekçiye ve en önemlisi insana dair mücadeleye çağırıyoruz.”
Eyleme destek veren örgütler şunlar:
“DEV-İŞ, KTAMS, KTÖS, KTOEÖS, TÜRK-SEN, GÜÇ-SEN, EL-SEN, BASIN-SEN, BES, KOOP-SEN, DAÜ-SEN, DAÜ BİR-SEN, ÇAĞ-SEN, TIP-İŞ, TEL-SEN, HTKS, KŞK-SEN, EMEK-İŞ, GENEL-İŞ, PETROL-İŞ, MAĞUSA TÜRK GENEL-İŞ, CTP, TDP, BKP, YKP, TKP-YG, HP, BAĞIMSIZLIK YOLU, BARAKA, BORAN KÜLTÜR MERKEZİ, TABİPLER BİRLİĞİ, K.T. HAYVAN ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ, KTEZO, ARİF HASAN TAHSİN VAKFI, UNITE CYPRUS NOW, DKB”