8 Mart Kadın Emekçilerin Mücadele Günüdür
8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü, hak ve emek mücadelemizde önemli bir tarihtir. Üretimde, sosyal ve siyasi hayatta ismi olmayan kadın döneminden bugüne, yani kadının her alanda öncü ve eşit olduğu bir toplum gerekliliğinin kanıksandığı bir döneme geldik. Ancak kadının eşitsizliği, kadına ayrımcılık, kadının savunmasızlığı tüm dünyada ve ülkemizde devam ediyor. Kadın ve erkeği yasal olarak eşit yapmak, kadını özgür ve eşit kılmıyor. Gitmemiz gereken yol, vermemiz gereken mücadele vardır.
Kurulduğu ilk günden beridir kadın ve erkeklerin yan yana, eşit bireyler olarak mücadele ettikleri Sendikamız eşitlik ve adalet mücadelesini slogan ve bildirilerle değil hak kazanımlarıyla yükseltmektedir. 2019-2021 Tam Zamanlı ve Yarı Zamanlı Akademik Personelin çalışma şartlarını, özlük haklarını kapsayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS), zümreler arası eşitsizlikleri gidermek, genel kazanımları yükseltmek ve devamını sağlamak yanında kadın meslektaşlarımızın maruz kaldığı en ağır yükün hafifletilmesini de amaçlamıştır. Yasalarca eşit görünen kadın, bekar veya birliktelikte doğum yapmak ve çocuk yetiştirmek istediğinde savunmasızlığın ve eşitsizliğin gerçeğiyle karşı karşıya kalmaktadır. Çalışma Yasası’nın parçası olan akademik personel için toplu sözleşme, ülkemizin tarihinde ilk kez bekar anne kavramını kullanan hukuk metni olmuştur. Sözleşme, bekar anneye ciddi bir destek öngörerek eşitsizliği giderme yolunda adım atmıştır. Bunun yanında doğum yapan annelerin hakları ilerletilmiş, yeni baba olan akademik personelin durumu da dikkate alınmıştır. Bu kazanımlar, yürümemiz gereken yolu çizmektedir. Önemi, bir başlangıç noktası olmaları açısından büyüktür.
Savaşların, kapitalizmin ağır yükünü kadınlar çeker. Peki pandeminin? Pandeminin en ağır yükü de kadınların omuzlarındadır. Eğitimci kadınlar ise küresel krizin ve pandeminin en ezilen emekçileri olmuşlardır. Bu dönemde sendikamızın üyelerine yaptığı yardımların önemli bir kısmı kadın meslektaşlarımıza ve öğrencilerimize yönlendirilmiştir. Bekar anneler, yardımsız kalan kadın öğrenciler ilk yardıma koştuklarımız oldu.
Pandemi döneminde ülkede en fazla yardımda bulunan kuruluşların başında gelen DAÜ-SEN’in üniversite içinde ve dışındaki üyelerimize ve öğrencilerimize, topluma, çevreye ve hayvanlara yönelik tüm duyarlılık projelerinde görev alanlar arasında kadın meslektaşlarımız ya öncü olmuşlardır ya da kadın yoldaşlarımız tümden bu projeleri kendileri yürütmüştür. Sendikamıza öğrencilerle, işçilerle, meslektaşlarımızla ilgili yardım taleplerinin neredeyse tümü kadın meslektaşlarımızdan gelmiştir. Pandeminin ilk aylarında, tüm dünyada ve ülkemizde korku ve panik hakimken üniversitemizin Yönetim Kurulu’nda kadın meslektaşlarımız öncü, yönlendirici olmuşlardır. Bu ise kadın ve erkeğin eşit, mücadelede omuz omuza olacağı tüm alanlarda başarının habercisidir. Sendikamızın kadın meslektaşlarımızın öncü rolüyle ilgili tecrübesini Eğitim Enternasyonali’nin tüm kıtalardaki örgütlerinin mensubu eğitim sendikaları da yaşamışlardır. Bolivya’dan İspanya’ya, Türkiye’den Angola’ya,
Meksika’dan Bangladeş’e kadar, eğitimde ve sağlıkta, hayatın tüm alanlarında en önde kadınlar yer almıştır.
Pandemi sonrası da kadınlar ve erkekler eğitimde başta olmak üzere yaraları birlikte kapatacaklardır.
Yaşasın kadın ve erkeklerin emek mücadelesi!
Yaşasın eşitlik ve adalet mücadelemiz!
DAÜ-SEN