Değerli Meslektaşlar,
Demokrasi, yani esasen kolektif yönetişim ve güçler ayrımı, iyi yönetişimin tarifidir. Tek adamlık, kolektif yönetimi aşıp tüm yetkilerin tek bir elde toplanması, yani mutlak iktidar, mutlak bozulmaya yol açar. Bu nedenle demokrasi işe yarayan bir yoldur.
Üniversitemizde yöneticilerin seçimle göreve gelmesi Sendikamızın önderliğinde elde edilen ortak başarımızdır. Yöneticilerin seçimle göreve gelmeleri demokrasinin kendisi değil ilk adımıdır. Seçimden sonra seçmen seçileni denetlemek, gerekirse görevden almakla yükümlüdür. Seçilen ise seçmeni dinlemek, hakları yanında sorumluluklarını da bilmek zorundadır.
Rektör seçiminden bölüm başkanı seçimine kadar eksiklerimizin olduğu açıktır. Genel manada demokrasi eksikliğimiz de bilinmektedir. Örneğin seçimle göreve gelme vardır ancak bölümlerin, fakülte ve yüksekokulların yetki ve sorumlulukları çok dardır. Bir dekan fakültesinin bütçesini yönetememektedir. Dahası birim bütçeleri olmadığından teorik olarak dahi fakültenin gelir ve giderlerini bilecek durumda değildir. Böylece pek çok alanda ve özellikle mali konularda sorumluluk sadece Vakıf Yönetimi ile ita devri sonucu Rektördedir. Bu ise imkanlar ve talepler, hedefler ve gerçekler arasında gerçeklik algısını bozmaktadır.
Tüm bu demokrasi eksikliklerimize rağmen çare yine de demokrasi ve kolektif üretim-yönetim-sorumluluktur. İşçi, memur, akademik personelin sadece emeği değil bilgi ve deneyimi de karar alırken ses bulmalıdır. Bizi bizden başka kurtaracak yoktur.
Değerli Meslektaşlar,
Demokrasi, yetki, sorumluluk ve iradenin kullanıldığı kadar ve sürece vardır. O nedenle her noktada yetkimizi kullanmak, irademizi uygulamak ve sorumluluğumuzu bilmek zorundayız. Aksi halde üniversitemiz elimizden gider, kendi evimizde misafir oluruz. Halkımız bize kendi malını teslim etmiştir. Sorumluluğumuz ve borcumuz büyüktür.
Bugün mali sorunlar yaşamaktayız. Bu sorunları aşmak mümkündü ve hala daha mümkündür. Çaresiz değiliz. Evet, çok zorlu bir süreç bizi bekleyebilir. Ancak çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur. İşte tam bu noktada demokrasi, yani ortak akıl, ortak irade kullanımı, ortak sorumluluk, ortak hedefe birlikte gitmek gerekliliği her şeyin önünde bir şart olarak karşımızda durmaktadır. Bölüm Kurullarından sendikalara, işçiden memura, Rektörden Hükümete tüm paydaşlar bir hedef etrafında buluşmalıdır. Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu görevini yerine getirmelidir, demokrasiyi çalıştırmalıdır. Kişisel hesaplar, popülizm, ajitasyon, kişisel statükoyu koruma çabaları bir kenara konmalıdır.
Değerli meslektaşlar,
Maalesef mevcut Rektörlük 2019’da ortaya çıkan mali sorunu çözmek için gerekli adımları atmamıştır. Sayın Prof.Dr.Aykut Hocanın hem mali işleri hem de tanıtım ofisini kendi tekeline almış, bu konuda hiç bir kimseden yardım almamakta 3 yıl boyunca ısrar etmiştir. Bugün geldiğimiz noktada yabancı öğrenci sayısı dibe vurmuş, mali açıdan ise durdurulamaz bir şekilde büyüyen bir açık oluşmuştur. 3 yıl büyük bir becerisizlik sonucu heba edilmiştir. Bu dönemde çok laf ama az iş yapılmıştır. Zaman geçmiş, para kaybedilmiştir. Maalesef bugün de Sayın Rektör geldiğimiz durumu ve çözüm yolunu kabul etmemekte ısrarcıdır. 3 yıl yaptığı gibi zamanı boşa harcamaya devam etmektedir. Her geçen gün, hafta ve ay üniversitenin mali krizini daha da büyütmektedir. Haftalar aylar geçmekte, herhangi bir adım atılmamaktadır. 3 yıl önce mali krizi değerlendirmeye yönelik senato toplantısı için imza toplayan Prof.Dr.Aykut Hocanın 3 yılda dolar olarak bütçe açığını 6’ya katlamış, kasadaki 15 milyon doları bitirmiş Temmuz’da ve Ağustos’da üniversiteyi maaş ödeyemez noktaya getirmiştir. Tüm bu tabloya rağmen, Rektör zaman kaybettirmeye devam etmekte, ÜYK ve Senato’yu toplantıya çağırmamaktadır.
Geçtiğimiz Cuma günü Eğitim Bakanının talebi ile Bakanın, VYK’nın, Rektörlüğün ve 3 sendikanın katılımıyla üniversitemizde bir toplantı gerçekleşmiştir. Bu toplantıda Üniversitenin borçlanma için bakanlıktan onay alamayacağı da ortaya çıkmıştır. Maalesef tüm grafiklerin aşağıya doğru gittiği bu başarısız tabloya kefil olabilecek hiç kimse yoktur.
Tablo açıktır, 3 yıllık ciddi bir başarısızlık vardır, üniversitenin bu durumdan kurtuluşu için mali açığı yaratan yapısal sorunların kararlılık ve tartışılmaz bir iradeyle çözümü şarttır. Mevcut rektörlüğün bu başarısız tablonun sorumlusu olarak böylesine kapsamlı bir dönüşümü gerçekleştirebilmesi mümkün değildir. Çalışanın iradesine başvurmadan bu sorunu çözmeye çalışmak gerçeklikten uzak bir davranıştır.
Değerli meslektaşlar,Zaman kaybettiğimiz her gün ödeyeceğimiz maddi ve manevi bedel büyümektedir. Rektör Sayın Prof. Dr. Aykut Hocanın’ın kendisi, seçim önerisini senatoya getirmeli veya istifa etmelidir. Başka çare kalmamıştır. Ya bu gerçekleşmeli ya da Senato Üniversitenin geleceği için gerekli adımı atmalıdır.
Bu süreçte en son yapılması gereken şeylerden biri de demokrasi ve seçimle sorunları çözmek yerine, vekaletle üniversiteyi yönetmeye çalışmaktır. Evet, demokrasi zahmetli ve zorlu bir süreçtir. Evet, sabahlara kadar tartışmak, uzlaşı aramak ve bulmak zordur. Ancak bu çaredir. Geniş kitlelerin katkısına değil direncine yol açacak adımlar, işleri ancak çözülmez noktaya getirir. Bu ülkenin en iyi işçilerine, en iyi memurlarına, en iyi akademik personeline sahibiz. Bu potansiyeli sonuna kadar kullanmamız ve demokrasiyi çalıştırmamız gerekmektedir.
DAÜ-SEN